24 Ocak 2017 Salı

Frédéric François Chopin

                   Frédéric François Chopin
                          İnsanın kalbine hitap eden besteci...

     Tekrar bir müzisyene geldi sıra. Bir müzisyen hakkında yazı yazmak çok hoşuma gitti ve sizlerin de çok ilgiyle okuduğunuzu düşünüyorum. Hem bilgilendirici, hem de öğretici bence.
       


    
     Bugün bahsedeceğim kişi küçüklüğümden beri hayatımı derinden etkilemiş bir insan. Her gün eve geldiğimde kulaklığımı takıp, derin düşüncelere boğulup, duygularımı en yoğun şekilde hissetmeme neden olan kişi. Hele oturup piyano başında eserlerini çalmak, bu duyguları dinlemeye nazaran birkaç kat daha fazla hissetmeme sebep oluyor. Bu kişi Frédéric François Chopin. Müzik dünyasına farklı bir tarz getirmiş genellikle insanların çalmaktan, ve dinlemekten inanılmaz keyif aldığı eserler bestelemiş. Zamana meydan okumuş ve geleceğe yöneltmiş parçalarını. Kendini piyanoya adamış, tüm ruhuyla anılarını piyanoya dökmüş.





    Romantik Çağ dendiği zaman benim ilk aklıma gelen besteci Chopin. Karmaşık akorlar, kalbin derinliklerinden gelmiş doğallığı yansıtan bir armoni. Neden piyano öğrencileri Chopin etütlerini diğer etütlere  tercih ediyor? Nedeni şu bence , Chopin Etütleri  hem teknik açıdan müthiş derecede faydalı hem de çalarken çok keyif alıyorsunuz. Belki de bu kadar ünlü olmasını sağlayan şey de budur. 


     Romantik Çağ demişken ne olduğundan bahsedeyim biraz.

Müzikte Romantik Dönem


Ortaçağ ( 476 - 1400)
Rönesans ( 1400 - 1600)
Barok ( 1600 - 1760)
Klasik Dönem ( 1730 - 1820) 
Romantik Dönem ( 1815 - 1910) 
Modernist (1815 - 1910)
20. Yüzyıl (1900 - 2000)
21.Yüzyıl ( 2000 - günümüz)

   Bu dönem artık insanların günlük yaşamındaki duygular üzerine yoğunlaşmış bir dönem. Barok ve Klasik Dönemdeki sakinlikten çıkmış artık biraz daha karmaşık duygular içeren parçaların bestelendiği dönem. Özellikle aşk, ölüm, yalnızlık gibi konular üzerinde durulmuş.  Dönemlerdeki parçaların arasında ince bir çizgi var. Bir parçanın Barok mu, klasik mi olduğunu iç güdüsel bir şekilde anlayabilirsiniz örneğin. 
    Belirgin olarak piyanonun tarzı ve büyüklüğü de değişmiş zaten. Pedallar eklenmiş ve daha ayrıntılı bir enstrüman haline gelmiş piyano. Sesler daha süslü çıkmaya başlamış. 

_____________________________________________________



Ölümü

Bu dahi besteci 1849 yılında, 38 yaşında gencecik bir insanken, tüm eserlerini geride bırakarak, onları insanların ayakları ile yürüyüp gidemediği dünyalara ulaşması için görevlendirmiş. Bugün eserlerinin ona nasıl sadık kaldığını ve görevlerini yerine getirdiğini görebiliyoruz.

  Tüberküloz sebebiyle hayata gözlerini yummuş olan Chopin bir marş yazmış. Bu marş Opus: 35 2 numaralı Si Bemol Sonatı' nın 3. kısmı. Chopin bunu Cenaze Marşı olarak yazmamış ancak şu anda öyle geçiyor. Chopin bu marşın kendi cenazesinde çalınmasını istememiş onun yerine Mozart' ın "Requiem" isimli parçasının çalınmasını tercih edeceğini belirtmiş.
    
    Alt kısımda kendisinin mezarı hakkında da bahsedeceğim bu nedenle buraya yazmıyorum.

https://www.youtube.com/watch?v=hZY5DBmgC_A
Cenaze Marşı _____________________________________________________

CHOPIN' İN HAYATI VE ESERLERİ HAKKINDA FİKİR EDİNEBİLECEĞİNİZ YERLER


1- Frédéric Chopin Müzesi





  Bu müze Chopin'in bebekken ailesi ile Paris' e gitmeden önce hayatının ilk 20 yılını geçirdiği Polonya' da Varşova kent merkezinde bulunuyor. Müzede Chopin' in yaşamının değişik yönlerini belirten on bir ayrı bölüm bulunuyor. Bir odada ünlü piyano yapımcısı Ignace Pleyel' in ürünü, Chopin' in son kullandığı piyano bulunuyor. Bestecinin ölümüyle ilgili kısımda ise  kahverengi saçlarından bir tutam ve öldükten sonra yüzünden alınan bir kalıba göre yapılan bir maske sergileniyor. 






   Gitmeyi çok istiyorum. Siz de bir gün Polonya 'ya yolunuz düşerse mutlaka ama mutlaka uğrayın. Ayasofya ile ilgili yazdığım yazımda bahsettiğim gibi yavaş yavaş ve sindire sindire inceleyin her bir köşesini.

https://www.youtube.com/watch?v=yVTNj2e5zA0
( Bu linkte müzenin çok güzel bir tanıtımı var.)


https://www.google.com.tr/maps/uv?hl=tr&pb=!1s0x471ecc58ac61b529%3A0x7e0b5787c809b375!2m19!2m2!1i80!2i80!3m1!2i20!16m13!1b1!2m2!1m1!1e1!2m2!1m1!1e3!2m2!1m1!1e5!2m2!1m1!1e4!3m1!7e115!4shttps%3A%2F%2Fwww.inyourpocket.com%2Fwarsaw%2Ffryderyk-chopin-museum_19568v!5schopin%20museum%20-%20Google%27da%20Ara&imagekey=!1e2!2sdjoE63mMJGIJEY3ItikTxA&sa=X&ved=0ahUKEwiA293Vi9PRAhXBjiwKHa5gBQkQoioIdTAR

(Ayrıca bu uzun linkten de müzenin etrafını sanal olarak üç boyutlu bir şekilde dolaşabilirsiniz.)






2-  Frédéric François Chopin' in Mezarı




Mezarını da gezmenizi öneririm. Ben de çok istiyorum gitmeyi. Mezar, Fransa Paris' te Père Lancahise Mezarlığı' ında bulunmakta. 


Hüzünlü ancak çiçeklerin canlılığıyla aynı zamanda huzur bulmuş bir mezar.





3-  Chopin Anıtı 




Polonya ,Varşova' da Łazienki Parkı' nda  bulunan heykel her yıl müzisyenin doğum yıl dönümünde insanları karşılıyor. Bahçenin güzelliği ile bir bütün oluşturmuş heykel göz kamaştırıyor. 
















____________________________________________________

Önerdiğim Chopin Parçalarının Linkleri



1- Nocturne Do minör Opus:48 No: 1





https://www.youtube.com/watch?v=tSAwZP8e-zQ

Bu en sevdiğim parça. Chopin parçaları arasında değil. Tüm müzisyenlerin parçaları arasında en sevdiğim. Bu parça bana bir şeyi değil bir insanı hatırlatıyor ki bu kişinin hayatımda çok önemli bir yeri var.
  Seong- Jin Cho bu parçayı en iyi yorumlayan kişi bana göre. 
Kendisi Uluslararası Chopin yarışmasında birinci oldu.(2015) Chopin bu parçayı 1841'de Laura Duperré isimli bir kadın için yazmış. İçindeki buruk akorlar bestecinin bazı duygularını çok güzel yansıtmış. Her dinlediğimde tüylerim diken diken olur, gözlerim yaşarır.

2- Polonaise La Bemol Majör Opus: 53




https://www.youtube.com/watch?v=d3IKMiv8AHw



Çalan kişi yine Seong - Jin Cho. Chopin' in gerçekten istediği gibi yani orijinali gibi çalan kişi. 

3-  Chopin Etüt Opus: 25 no. 2



https://www.youtube.com/watch?v=-o2lYktVy3I

Valentina Lisitsa' yı en çok Liszt çalarken sevsem de bu parçayı çok güzel çalmış. Aynı zamanda bu videoyu izleyip Chopin Etütleri' nin ne kadar farklı olduğunu anlayabilirsiniz.

4- Chopin Waltz Op. 64 No. 2 

Bunun için iki link vereceğim çünkü iki yorumu da çok beğeniyorum. 



https://www.youtube.com/watch?v=hOcryGEw1NY
Rubinstein çok sakin ve düzgün çalmış.

https://www.youtube.com/watch?v=wTSu1jjKpgI
Tekrar Valentina Lisitsa. Genel anlamda tüm parçalarıı hızlı çalmayı seven birisi, bu benim hoşuma gidiyor. 




Chopin hakkında içimden gelenleri yazdım. Umarım tavsiye ettiğim videoların tamamını izlersiniz ve Chopin artık sizin de zihninizi kaplamaya başlar. 

                               Bol müzikli günler...

10 Ocak 2017 Salı

AYASOFYA

                       AYASOFYA MÜZESİ




    Sonunda yazmayı iple çektiğim İstanbul' un en değerlisi Ayasofya Müzesi' ne geldi sıra.  2016 'nın son gününü de burada geçirdim. Hava karlıydı, gerçekten soğuktu ama bu güzel geziye değerdi. İstanbul' da yaşayan yaşamayan herkesin en az bir kere gidip görmesi gerektiğini düşünüyorum. Bahsettiğim şey hızlı hızlı içinde dolanıp hemen çıkmak değil. Sindire sindire, en küçük ayrıntısına bile vakit ayırarak gezmek. Çünkü bu gizemli yapının her yerinde bir sır saklı. İkinciye gitmeme rağmen hala tam olarak 
gezemediğimi düşünüyorum. 

     İki sene önce benim gibi gezmeyi çok seven teyzem ile birlikte 
bir ödev için burayı ve Topkapı Sarayı' nı gezmiştik. Açıkçası Ayasofya bana çok daha ilgi çekici gelmişti. Teyzem ile ilk gelişimiz olduğu için daha yavaş hareket etmiştik. Ama bu sefer nereleri dolaşmam gerektiğini ve ilk gidişimizde dolaşamadığımız 
yerleri iyi biliyordum. Bu sebeple daha rahattım. Ayasofya' ya Anadolu' dan Avrasya Tüneli' ni kullanarak geçtik. Avrasya Tüneli varışımızı hızlandırdı. Ayrıca genel anlamda pek trafik de yoktu.





    Şimdi gezim hakkındaki önemli bilgilere başlayalım. 

En temel bilgileri şu şekilde:
Ayasofya adındaki "aya" sözcüğü "kutsal, aziz", “sofya” sözcüğü 
ise herhangi bir kimsenin adı olmayıp, Eski Yunancada “bilgelik” anlamındaki sophos sözcüğünden gelir. 



 Dolayısıyla “aya sofya” adı “kutsal bilgelik” ya da "ilahî bilgelik” anlamına gelmekte olup, Ortodoksluk mezhebinde Tanrı'nın üç niteliğinden biri sayılır.


Tür
Katedral (537- 1018)
Doğu Ortodoks Katedrali (1018- 1204)
Katolik Katedrali (1204- 1261)
Doğu Ortodoks Katedrali (1261- 1453)
Cami (1453- 1930)
Müze (1935- günümüz)

Baş Mimarlar
Mileti İsidoros
Trallesli Anthemius







                                           Narteks (Giriş)

Sesli rehber almanızı şiddetle tavsiye ederim. Hem çok pahalı değil (30 TL) hem de pratik. İlk gidişimde sesli rehber bir kulaklık kart ve elektronik bir kalemden oluşuyordu ve 15 TL idi. Bu sefer yeni modeller getirmişler. üzerinde numaralar yazan bir cihaz ve harita. Her gördüğünüz tarihi nesnenin yanında ismi ve bir numarası var. Cihaza numarayı giriyorsunuz ve istediğiniz dilde açıklama yapıyor.  



                            Harita ve kullanım kılavuzu ıslandığı için biraz buruşuk çıktı. 
                            




                               Bilgileri dinlerken babamın gizlice beni çekmesi ve sonuç.
    Ben bilgileri dinledikten sonra annem ile babama aktardım. Bir nevi rehber oldum. Rehber olmak benim de hoşuma gitmedi değil :)





Sesli rehber ile birlikte verilen bu harita ilk defa gezenler için çok önemli. İçinde oklar ile binayı hangi yönde gezmeniz gerektiğinden tutun numaralar ve binanın planına kadar her şey var.  


     İlk kapıdan geçip nartekse geldiğiniz zaman merkeze geçiş için üç farklı boyutta kapı ile karşılaşıyorsunuz. En büyük kapı imparator, imparatoriçe ve dini anlamda çok yüksek bir seviyeye gelmiş kişiler için. Orta boyuttaki iki kapı üst düzeydeki devlet adamları ve en küçük dört kapı ise halk için yapılmış. Büyük kapının alt kısmında iki çukur var. Buralarda eskiden sağda İsa Peygamber' in ve solda Meryem Ana' nın heykelleri olmasından dolayıymış. Savaş veya salgın hastalık zamanında Meryem Ana heykeli etrafta dolaştırılırmış.









En büyük ve en önemli kişiler için olan kapının üzerindeki mozaik hemen dikkatim çekti. Gelin daha ayrıntılı bakalım.





   Bu mozaikte İsa Peygamber, sağ tarafında yuvarlak içinde Melek
Mikail ve sol taraftaki yuvarlak içinde Meryem Ana resmedilmiş. Sol altta İsa Peygamber önünde diz çökmüş imparator VI. Leon veya I. Baslleios bulunuyor. İsa Peygamber elinde bir İncil tutuyor ve üzerinde " Mutluluk ve huzur üzerinize olsun, ben sizi aydınlatmaya geldim." yazıyor.




                               Narteksin sol tarafı ve üst kata çıkış yolu.

   Narteks hala bitmiş değil. Bahsedeceğim şey kuyu sarnıçlar. Narteks kısmında bulunan iki tane kuyu sarnıç var. İlki büyük kapının  ikincisi üst kata çıkış yerinde bulunuyor. Bunlar dışarıdan pek de ilgi çekici görünmüyor bu nedenle insanların pek ilgilendiğini düşünmüyorum. Ama aslında önemini bir bilseler! 
    Kuyu sarnıçlar yerin çok altına iniyor. Çok acil bir durumda ( savaş zamanında çok tehlikeli bir anda) kullanılmış. Araştırmacılar kuyu sarnıçlardan aşağı inip karışık yollar ve tüneller bulmuşlar. Ayrıca buldukları bir diğer şey ise su mataraları. İnsanlar o zaman kuyu sarnıçların altından çıkan suyun kalp sağlığına iyi geldiğine inanıyorlamış! Çok ilginç. 
Nartekse devam:

          



Kuyu sarnıçlar ile ilgili bilgileri dinlerken.

Mermer kitabe 11. Yüzyıl ( Bulunduğu yer Samatya)




İmparatoriçe Irene Lahti . Bulunduğu yer Zeyrek Camii ( Pantokrator İsa Kilisesi) 
               İmparator II. Ioannes'in eşi Eirene' ye ait olduğu sanılmakta.

Katedral zamanında kullanılan bir çan. Çok ilgimi çekti, görünüşü etkileyici.





Synod Kararları
1166 yılında Ayasofya' a toplanan Synod Meclisi' nin ( Ruhani Meclis) almış olduğu kararların alçıdan kopyası.
Çok merak ettiğim açılmayan kapılardan bir tanesi. 





Gelelim bu ünlü canlıya. Bu kedimiz çok ilgi görüyordu. Meğer Ayasofya' nın meşhur kedisiymiş. Baya baya ünlü de yani. İnternette fotoğrafları var ve genellikle benzer pozları vermiş. 😂


                                         

İçeri girdiğiniz anda büyüleniyorsunuz. Kocaman bir alan ve orta kısımda dev bir kolon olmaksızın sapasağlam duran dev kubbe.




       İlk dikkatimi çeken şey Meryem Ana ve kucağında bebek olarak tasvir edilmiş İsa Peygamber ikonası. Merak ettiğim şey o kısım için özel ışıklandırma olmamasına rağmen nasıl bu kadar parlak olduğu. Bununla ilgili çok fazla efsane var ancak anlatmayacağım daha önemli kısımlar var çünkü.






Köşelerde dört büyük melek resmi var. Cebrail, Mikail, Azrail, İsrafil. Bu meleklerden bir tanesini restorasyon nedeni ile göremiyoruz. İki tanesinin yüzü camiye dönüştürüldüğü zaman kapatılmış. Sadece Melek Cebrail' in yüzü açık. 


Omphalion
Doğu Roma İmparatorlarının Taç giyme törenlerini gerçeklerştirdikleri yer. 

Küçük yuvarlaklardan on iki tane var ve tahmin ettiğiniz gibi 12 Havari' yi temsil ediyorlar.

Büyük kapıya arkadan baktığınızda aslında müzenin her yerinde bulunan, eskiden üzerlerinde ikonaların var olduğu ancak şu anda bulunmadığı dikdörtgenler.



ÜST GALERİ








Üst kata çıkışta merdiven yok dikkat ederseniz. Böyle çıkmak daha yorucu olsa da daha eğlenceli. Bu arada çık çık bitmiyor onu da belirteyim.

   Bulunduğum yer ayin sırasında imparatoriçenin durduğu balkon. Yanlarında da üst düzey devlet adamları da duruyormuş. ( Bu arada burnum soğuktan biraz kızarmış sanırım.) 😊




 Benim üstümde bulunan kolonlar ve onları bağlayan yerler deprem sırasında ciddi bir hasar olmaması için yapılmış. Aynı zamanda çoğu kolon dünyanın eşitli yerlerinden getirilmesine rağmen bunlar burada yapılmış.




Çapı yedi metre olan daire biçimdeki ahşap levhalar katedral camiye dönüştürülünce eklenmiş. Üzerlerinde halifelerin isimleri yazıyor.







Duvarlardaki minik haç işaretlerini çoğu insan fark etmiyor. İşte bu nedenle çok dikkatli gezmeliyiz diyorum. Kim bilir bunların nasıl bir hikayesi var. 
Cennet Kapısı da denen Mermer Kapı, o zamanlar normal halktan insanların geçemeyeceği bir kapıymış. Din adamları arka taraftaki bölümde yaptıkları toplantılardan sonra buradan geçiyorlarmış.


  Kapının arkasında bulunan iki haç işaretinden bir tanesi






Gelelim benim için çok önemli olan bir mozaiğe. Bu tasviri büyük ihtimalle görmüşsünüzdür. Çok değerli eserlerden bir tanesi. Solda Meryem Ana, ortada İsa Peygamber, sağda ise Yahya Peygamber bulunmakta. Üst kısımda "Tanrı'nın anası." yazısının kısaltması bulunuyormuş.







 Koruyuculuk yapmış olan Vikingler buraya isimlerini kazımışlar. Üstü cam ile korunuyor çünkü insanlar dokunup aşındırıyorlarmış.






Bir imparator, kızı ortada Meryem Ana ve bebek İsa Peygamber; duvarın en sağında kalan ve pek görülmeyen imparatorun çok 17 yaşında verem hastalığından dolayı ölen oğlu bağış yaparken tasvir edilmişler.



Çok az hasar görmüş güzel bir eser daha. Bir imparator ve imparatoriçe, ortada İsa Peygamber. Bağış yapıyorlar. İsa Peygamber' in elinde bir İncil görülüyor.




                                                                   Üst kat bitti.

Aşağıya başka bir yerden iniyorsunuz  ve inerken bir sürü mezar arkosoliumu görüyorsunuz. Üzerinde "Doğu Roma İmparatorluğu Dönemi' nde dini açıdan önemli kişilerin defnedildiği mezar nişleri." yazıyor. 


Kapalı Kapılar








Diğer Fotoğraflar





Gösterim yapılan televizyonlar.



Galeri


Bahçe


Üstünden ikonalar alınmış dikdörtgenler.


Haç işaretleri

                                              Şadırvan 


      Ayasofya' da aslında milyonlarca bilmediğimiz şey var. Bildiğimiz şeyler de anlatmakla bitmez. Benden bu kadar.
Beni getiren annem ile babama teşekkür ederim. Umarım beğenmişsinizdir ve sizin için faydalı olmuştur. Görüşmek üzere...






L'orientalisme au Musée de Pera

                              La mélodie orientale en Europe  "Orientaliste: Homme qui a beaucoup voyagé."- Gustave Flaube...