NOTRE DAME DE STRASBOURG
Hem gezerken hem de buraya yazacaklarım konusunda araştırma yaparken çok keyif aldığımı belirtmeliyim öncelikle.
B ve C sınıfı olarak yaptığımız bu gezide ara ara şehirde serbest zaman dediğimiz, herkesin istediği gibi dolaştığı saatler oldu. Petite France'ta ortak gezdiğimiz yerler içerisinde bu muazzam katedral yoktu. Ben de arkadaşım Duru'ya "Bak Duru, şu katedrale girmemiz lazım. Keşfedemezsem içimde kalır!" diye yalvarınca birlikte gitmeye karar verdik.
Maalesef serbest zamanda bizim grubumuzdan katedrali gezen öğrenciler sadece biz ikimizdik. Arkadaşlarımın böyle bir şaheseri kaçırması beni çok üzdü. Ama ne yapalım, tercih meselesi (!)
İçeriye girdiğimde ilk fark ettiğim şey akustik oldu. Sesler kulaklarıma daha derinden ulaşıyordu. Karşıya ilk baktığımda hemen parlayan haç işaretini ve camlardan yansıyan ışıkları gördüm. Size bir tavsiye - şu ana kadar gezdiğim katedrallerde gördüğüm kadarıyla - bir katedrale girdiğinizde sadece karşıya bakmayın. Arkanıza döndüğünüzde yani ana duvarın karşısındaki insanların pek dikkatini çekmeyen duvara baktığınızda, ikinci büyülenme gerçekleşiyor.
Şu camın üzerine işlenmiş desenlere bakar mısınız!!! Muhteşem. Kameramı camın üzerinde odakladıktan sonra parlaklığı azaltınca, böyle bir fotoğraf ortaya çıktı. Bu cam, 14. yüzyılın ikinci yarısında yapılmış.
12. yüzyılın sonunda inşaatına başlanmış olan bu yapının çan kulesi 142 metre ve bu kulenin inşaası 1419' dan 1439 yılına kadar sürmüş.
Bu orgu görünce inanılmaz heyecanlandım. İlk defa canlı canlı gördüm. Orgda ve en eski barok tarzda piyanolarda çalınan parçaları çalabiliyorum. Umarım bir gün bu deneyimi yaşarım.
Üstteki resimde görmüş olduğunuz Astronomik Saat ( L'Horloge Astronomique) güzel katedralimizin en meşhur nesnelerinden. Ahşaptan ve taştan yapılmış olan bu saatin üzerinde ud çalan heykelcikten arp çalanına, hafif ürkütücü ve ölümü temsil eden iskeletinden, yaşamı temsil eden İsa Peygamber'in aydınlık görüntüsüne kadar bir sürü küçük ayrıntı var.
Astronomik Saat'e "Üç Kralın Saati" de deniliyomuş.
Katedralden aldığım dergiden okuduğum bilgilere göre eskiden bir horozu varmış bu saatin. Bu horoz gün içinde üç kez görünüp şarkı söylüyormuş. Horoz (1354 ) şimdi Dekoratif Sanatlar Müzesi' nde sergileniyor.
Yine dergiden çektiğim bir fotoğraf. Hangi gündeysek ona göre üstteki figürler çıkıyor. Tekerleklerde:
La Lune - Lundi
(Ay- Pazartesi)
Mars- Mardi
(Mars- Salı)
Mercure- Mercredi
( Merkür - Çarşamba)
Jüpiter- Jeudi
( Jüpiter- Perşembe)
Venus- Vendredi
(Venüs- Cuma)
Saturne- Samedi
( Satürn- Cumartesi)
Le Soleil - Dimanche
(Güneş- Pazar)
yazıyor. Pazar bir önceki sayfada bulunuyor. Günler Roma Tanrıları'nın isimleri ile anılmış. Pazar hariç ama pazarın gösterildiği vagonda da Apollon oturuyor.
Mevsimler, burçlar, ayın ve güneşin doğuşu batışı da süslü bir şekilde gösterilmiş.
Saat ise iki küçük melek tarafından gösteriliyor.
Yıldızların konumunu bile gösteren bu saat o zaman için çok gelişmiş bir icat. Beni hayretlere düşürdü açıkçası.
Katedralin içindeki satış yerinden bunları aldım:
Diğer fotoğraflar:
Dilek dileyen insanların yaktıkları mumlar
Katedrale giden yollardaki restoranlar
Katedral Meydanı
Petite France' taki kanal.
Ben Orta Çağ'dan kalan yerleri gezdiğimde kendimi çok huzurlu hissediyorum. Nedenini bilmiyorum. Özellikle gotik mimariye sahip binaların içine girince bana çok tanıdığım yerlermiş gibi geliyorlar. Sanırım o zamanlarda yaşamalıymışım...